Evrimi Anlamak kapsamlı ve anlaşılır evrim rehberiniz!

Evrim 101Y:Kesintili dengeye dair bir iki satır daha

Git ve: kullan, ara


Evrim 101 İçindekiler

Kesintili dengeye dair bir iki satır daha

Kesintili denge, evrimsel değişimin nasıl gerçekleştiğine dair önemli ama sıkça yanlış yorumlanan bir modeldir. Kesintili denge,

  • Darwin’in “doğal seçilim yoluyla evrim” kuramının yanlış olduğunu ileri sürmez.
  • Evrim kuramının ana vargısının –yaşamın geçmişinin çok eskiye dayandığı ve canlıların ortak bir atadan türedikleri vargısının– artık geçerli olmadığı anlamına gelmez.
  • Doğal seçilimin nasıl işlediğini açıklayan daha önce yapılmış çalışmaları reddetmez.
  • Evrimin sadece ani sıçramalar şeklinde gerçekleştiğini iddia etmez.

Kesintili denge modeli, evrimsel değişimin çoğunlukla kısa zaman dilimlerinde ve türleşme olaylarına bağlı olarak gerçekleştiğini öngörür. Modelin nasıl işlediğini, bir yumuşakça soyunun evrimsel hikayesiyle açıklamaya çalışalım:

1. Durağanlık: Durağan haldeki bir yumuşakça popülasyonu düşünelim. Bireyler yaşamakta, ölmekte ve birkaç yüz bin yılda bir fosilleşerek korunmaktadır. Bu fosillere baktığımızda pek az evrim gerçekleşiyormuş gibi görünür.


Evo101ys punctuated 01 1.gif

2. Yalıtım: Bir gün deniz seviyesindeki bir düşüş, bir gölün oluşmasına neden olur ve böylece az sayıda yumuşakça, popülasyonun geri kalanından yalıtılmış olur.

Evo101ys punctuated 01 2.gif

3. Güçlü seçilim ve ani değişim: Küçük ve yalıtılmış olan popülasyonumuz, hem çevresinin kendisi için yeni oluşu ve hem de nüfusunun azlığı dolayısıyla hızlı bir değişim yaşar. Bir defa yeni oluşan gölün ortamı, yalıtılmış yumuşakçalar üzerinde daha önce karşılaşmadıkları türden seçilim baskıları uygular. Buna ek olarak, nüfusunun azlığı nedeniyle genetik sürüklenme de grubun evrimini etkileyecektir. Sonuçta bu yalıtılmış popülasyon süratli bir evrimsel değişime maruz kalır. Yeri gelmişken, böylesi değişim süreçlerinin çevreyurtlu türleşme modeline denk düştüğünü ekleyebiliriz.

Evo101ys punctuated 01 3.gif

4. Fosilleşme gerçekleşmez: Grubun nüfusça azlığı, yalıtılmış konumu ve yaşanan değişimin çabuk gerçekleşmesi dolayısıyla, bu dönemde yaşayan canlılardan fosilleşen olmaz. Dolayısıyla geçiş biçimlerini temsil eden fosiller bulamayız.

Evo101ys punctuated 01 4.gif

5. Yeniden buluşma: Bir zaman sonra deniz seviyesi yükselir ve yalıtılmış yumuşakçaları kardeş soylarıyla yeniden biraraya getirir.

Evo101ys punctuated 01 5.gif

6. Genişleme ve durağanlık: Yalıtılmış popülasyon atalarının geçmişte kapladığı alanlara yeniden yayılır. Daha büyük nüfus ve kararlı bir çevre, evrimsel değişim imkanlarını eskiye kıyasla azaltır. Bu arada yumuşakça soyunun vaktiyle yalıtılmış olan kolu, kendi atası olan popülasyonla girdiği rekabette üstün gelip, eski tarzda yumuşakçaların soyunun tükenmesine yol açabilir.

Evo101ys punctuated 01 6.gif

7. Fosilleşme: Daha büyük bir nüfus ve daha geniş bir yaşam alanı, bizi tekrar ilk aşamaya götürür: Fosilleşmenin arada sırada gerçekleştiği durağanlık durumu.

Evo101ys punctuated 01 7.gif

Bu süreç fosil kayıtlarında aşağıdaki örüntüyü doğuracaktır:

Evo101ys punctuated 01 8.gif

Evrim, türleşme olaylarıyla bağlantılı olan keskin sıçramalar şeklinde gerçekleşmiş gibi görünür.

Pek çok canlının fosil kayıtlarında benzer örüntüler farkederiz. Buna bir örnek, kimi foraminiferlerin (kabuklu tek hücreli protistleri) fosil kayıtlarının sergilediği kesintili örüntülerdir.

Bir foraminiferin elektron mikroscobu ile elde edilmiş görüntüsü
Evrim101YSDuragan2.gif

Bununla birlikte, fosil kayıtlarında tedrici, yani kesintisiz evrimin örneklerinin de gözlemlendiğini vurgulamalıyız. Halen yanıt bekleyen soru ise şudur: Yaşam tarihinde kesintili değişimler ile tedrici değişimler birbirlerine kıyasla ne kadar sık görülürler?



Anasayfa
Ana Sayfa

Daha fazlasını keşfet!
Çevreyurtlu türleşme hakkında daha fazla bilgi edinin!
Kapat
Gezintinin sonu
Kapatmak için tıklayınız

Foraminifer mikrografı ABD Ulusal Foraminifer Koleksiyonu’ndan alınmış ve Smithsonian Enstitüsü’ne aittir. Foraminifer grafiğinin kaynağı Malmgren, Berggren ve Lohmann’ın (1983) çalışmalarıdır.

yazdırılabilir görünüm