Evrimi Anlamak kapsamlı ve anlaşılır evrim rehberiniz!

P1:evrim tarihi 3 5

Git ve: kullan, ara
History marquee3.jpg


1800 Öncesi1800'ler1900'lerden Günümüze


Birörneklilik (Üniformitarianizm): Charles Lyell

Fosilleri içeren açılmış kaya katmanları, yerküre tarihinin katastrofik değişimlerle işaretlenmiş dönemlere bölünmüş olabileceği fikrini kuvvetlendirdi. Ancak tedrici değişim de, örneğin erozyon gibi, yerküre tarihinde çok önemli bir rol oynamıştır.

1800’lerin başlarında, William Smith gibi öncü araştırmacıların sayesinde yerbilimciler kaya oluşumlarını kullanarak yerküre tarihinin bir kaydını oluşturabiliyorlardı. Birçok yerbilimci, oluşturulan bu kayıtlarda, yerküre tarihinin fırtınalarla dolu geçmişini görebiliyordu. Meydana gelen beklenmedik felaketler sonucunda dünya büyük değişikliklere uğruyor, dağlar oluşuyor ve tüm bu oluşma sürecinde de birçok hayvan grubu yok oluyordu. Yok olan hayvan gruplarının yerlerini de yeni türler alıyordu. Örneğin, dev tropik bitkiler Karbonifer dönemde Avrupa’da fosillerini bırakmışlar ancak bir daha da bu bölgede görülmemişlerdir. Her ne kadar yerküre tarihi, İncil’de anlatılan şekline uymasa da, bu tür devrimsel büyük felaketler yerkürenin belirli bir yönde gidişata sahip olduğunun işareti olarak görülüyordu. Yerkürenin oluşumundan itibaren büyük felaketler dünya yüzeyini adım adım değiştirerek şimdiki yerküremizi oluşturmuşlardı. Aynı bu şekilde nasıl yerküre bir gidişata sahipse, yaşam da zaman içerisinde belirli bir yöne doğru gidiyordu.


Katastrofizm (Felaketçilik)

Bu jeolojik kanıtlar ortaya çıkmadan da önce, bazı doğa bilimciler yerküre tarihinin, zaten belirli bir yön ve gidişata sahip olduğunu öne sürmüşlerdi. Buffon ve daha sonra da fizikçi Joseph Fourier yerkürenin başlangıçta erimiş, sıcak, top şeklinde kayadan oluşduğunu ve zaman içerisinde soğuduğunu öne sürmüşlerdi. Fourier, Avrupa’da fosilleri görülen tropik bitkilerin de havanın daha sıcak olduğu zamanlarda yetişmiş olabileceklerini düşünüyordu. Bazı yerbilimciler de gezegenin soğumasının sıkça anlık ve şiddetli değişikliklere yol açıp; dağların oluşmasına, volkanik patlamaların gerçekleşmesine neden olabileceğini öne sürüyordu.


Lyell.jpg

“Katastrofizm” düşüncesi üzerine 1830 yılında, İngiliz eski avukat yeni yerbilimci Charles Lyell (1797-1875) tarafından bir kavga başlatıldı. Lyell kariyerine Oxford’ta katastrofist düşünceye sahip William Buckland’ın yanında çalışarak başladı. Ancak Lyell bir süre sonra Buckland ile anlaşmazlığa düştü. Bunun nedeni de Buckland’ın katastrofist düşünceyi İncil ile bağdaştırması ve buna kanıt olarak da gerçekleşmiş son felaket diye Nuh Tufanı’nı göstermesi oldu. Lyell jeolojiyi bilimsel yöntem ve gözleme dayanan, temelsiz spekülasyonlar ya da doğaüstü açıklamalardan etkilenmeyen gerçek bir bilim haline getirmenin bir yolunu bulmak istiyordu.


Lyell ve Hutton’ın fikirleri bugün bildiğimiz “kaya döngüsü”nün anlaşılmasına önayak olmuştur.

Tedrici değişim

Lyell, esin kaynağı olarak İskoçyalı çiftçi James Hutton’un elli yıllık fikirlerine yöneldi. 1790’larda Hutton, yerkürenin yalnızca inanılmaz derecede büyük felaketlerle değil, kolay fark edilmeyecek yavaş hareketlerle de değişim geçirdiğini ve bu değişimi şu anda bile görebileceğimizi öne sürmüştü. Yağmurlar dağları erozyona uğratırken, bir yandan da erimiş kayalar aşağıdan basınçla yeni dağların oluşmasına yol açıyordu. Bu değişimler ufacık birikimlerdir fakat yeterli zamanla muazzam sonuçlar üretebildiler. Hutton yerkürenin çok çok yaşlı olduğunu söyledi ve bir tür sürekli işleyen makina gibi bu yeniden inşa ve tahrip etme döngüsündeki gezegenimizin süreç içerisinde insanoğlu için uygun hale geldiğini düşündü.

Lyell, vadilerin yıkıcı sellerle değil erozyonun yavaş süreçleriyle biçimlendiğine dair kanıtlar buldu.

Lyell Avrupa’da yolculuklara çıktı. Amacı bugün de görebildiğimiz ve yerküre yüzeyini şekillendiren tedrici değişimlerle ilgili daha çok kanıt toplamaktı. Deniz seviyesinin alçalıp yükseldiği birçok bölgenin varlığını ve dev volkanların çok daha eski kayaların üzerine yükselmiş olduğunu buldu. Deprem ve volkanik püskürme gibi süreçler dağ sıralarını oluşturmaya yeterliydi ve bu süreçler insanlar tarafından da gözlemleniyordu. Vadiler devasa tufanların değil rüzgâr ve suyun zaman içerisindeki öğütme gücünün ürünüydü.


Değişimin tekdüze süreçleri

Lyell’ın jeoloji görüşü birörneklilik (üniformitarianizm) olarak bilinmeye başlandı. Bunun nedeni ise O’nun yerküreyi değiştiren süreçlerin tarih boyunca aynı kaldığı düşüncesindeki şiddetli ısrarıydı. Hutton gibi Lyell da yerküre tarihini geniş ve yönsüz olarak görüyordu. Ve yaşamın tarihi de bundan farklı değildi.

Canarys.jpg

Lyell, yerküre tarihini görüntüleyecek güçlü bir mercek üretmişti. Örneğin, Darwin Beagle gemisiyle yaptığı yolculuğu sırasında, Lyell’ın fikirlerini Kanarya Adaları’nda (sağda) gördüğü volkanik kayalara uygulamış ve adaların tarihçesini ortaya çıkarmıştır. Bugün uydu ölçümleri dağların yılda yaklaşık iki buçuk cm yükseldiğini ortaya çıkarıyor. Radyoaktif ölçümler de bu dağların milyonlarca yıl boyunca nasıl yükseldiğini anlamamıza yardım ediyor. Ancak Lyell bu tür jeolojik değişimlerin nedeni olan “levha tektoniği” mekanizmasını hiçbir zaman kavrayamamıştır.

Bugün yerbilimciler, yerküreyi değiştiren ve geçmişte görülmüş bazı etkenlerin şimdi görülemeyeceğini bilmektedirler. Örneğin, ilk yerküre güneşten gelen ve bazılarının boyutu Mars kadar olan devasa solar bulutlara maruz kalmıştır. Yerküre tarihinin ilk bir ya da iki milyar yıllık zamanı için levha tektoniği hareketleri bizim şimdi bildiğimiz anlamıyla olmamıştır bile.

Lyell aynı şekilde yaşamın tarihini anlamakta da önemli bir etkiye sahip olmuştur. Darwin’i derinden etkilemiş ve sonuç olarak da Darwin evrimi bir çeşit biyolojik birörneklilik (üniformitarianizm) olarak görmüştür. Evrim de bir nesilden bir sonrakine gözlerimizin önünde gerçekleşmiş ancak süreç bizim fark edemeyeceğimiz kadar yavaş olmuştur ve olmaya devam etmektedir. .

Önceki
Biostratigrafi (Katman Bilim): William Smith


Sonraki
Genler Ayrı Kalıtılır: Gregor Mendel

Kaya tabakaları fotoğrafı David Smith, UCMP’den; Lyell resmi Dennis O'Neil, Palomar College’den; Vadi fotoğrafı David Smith, UCMP’den; Tenerife,Kanarya Adaları fotoğrafı Roberto Bertero’dan alınmıştır.

yazdırılabilir görünüm